ANAYASA MAHKEMESİNİN 2019/20473 BAŞVURU NUMARALI BİREYSEL BAŞVURU KARARI HAKKINDA BİLGİ NOTU


1 Nisan 2022

Anayasa Mahkemesi’nin 18.03.2022 tarihli ve 31782 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 03.02.2022 tarihli ve 2019/20473 başvuru numaralı “Başvurucu H.Ö.” kararında (“Karar”), kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesine yönelik şikâyet hakkında etkili bir ceza soruşturması yapılmaması nedeniyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

I. OLAYIN ÖZETİ

Başvurucu H.Ö. (“Başvurucu”), boşanmakta olduğu eşinin, kendisine ait evlilik öncesi döneme ilişkin hastane kayıtlarını, tedavi gördüğü poliklinik numarası ve tedavi tarihi ile ilgili reçeteler ve tedavi bilgilerini, özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması haklarına aykırı olarak ele geçirdiğini, eşinin ilgili ilde doktor olarak görev yaptığını ve hastane tarafından gizli tutulması gereken bilgilere yetkili merci talebi olmadan, mesleki imtiyazlarını kullanarak ulaştığını ve aralarında görülmekte olan boşanma davasına delil olarak sunması nedeniyle görevi kötüye kullanma, özel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve verilerin paylaşılması suçlarını işlediği iddiasıyla eşinden şikayetçi olmuştur.

Ceza soruşturmasını yürüten Afyonkarahisar Cumhuriyet Başsavcılığı (“Başsavcılık”) müzekkere ile ilgili hastaneden başvurucunun tedavi bilgilerini talep etmiştir. Bunun yanında, bu bilgilere sorgulama yaparak ulaşan ve/veya çıktı alan tüm kamu görevlilerinin isimleri, görevleri, sorgulamanın tarih ve zaman aralığı ile sisteme girerken kullanılan cihazların bilgisinin tespit edilerek ayrıntılı bir şekilde raporlandırılması istenmiştir.

Başvurucu’nun eşi, Başsavcılığa verdiği ifadesinde, Başvurucu’nun boşanma ve ceza davalarında aleyhine beyanda bulunduğunu, hatta migren ağrılarının evlilik hayatında yaşadıklarından dolayı arttığını iddia ettiğini belirtmiştir. Kendisinin bunun üzerine, eşinin evlenmeden önceki rahatsızlığı hakkında bilgi sahibi olmak için hastaneye giderek hastane bilgisayarında araştırma yaptığını, araştırma sonucunda bazı rahatsızlıkları olduğunu gördüğünü ancak herhangi bir belge almadığını, Başvurucu’nun kişisel haklarını ihlal etme niyetinin olmadığını ve yargılama esnasında kendini koruma maksadıyla hareket ettiğini, hasta hakları mahremiyetini ihlal etmediğini ifade etmiştir.

Başvurucu, Başsavcılığa sunduğu ek şikâyet dilekçesinde, soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunmuştur. Dilekçede, eşinin ifadesinde hastaneye giderek hastane bilgisayarlarından hastane kayıtlarını araştırdığını beyan ederek atılı suçu işlediğini açıkça ikrar ettiğini vurgulamış, hastane bilgisayarlarında şifre olduğunu belirterek Başvurucu’nun eşinin hastane kayıtlarına hangi bilgisayardan erişim sağladığı ve bu bilgisayarın kimin kullanımında olduğu hususlarının araştırılarak suçun işlenmesinde yardım ve iştirakte bulunan diğer şüphelilerin tespitini talep etmiştir.

Başsavcılık, eşin Başvurucu’nun birinci dereceden yakını olması nedeniyle kişisel ve sağlık bilgilerine ulaşma hakkının bulunduğu, bu nedenle şüphelinin eyleminin mahremiyetin ve özel hayatın ihlali olarak değerlendirilemeyeceği, aynı zamanda taraflar arasında devam eden dava kapsamında iddia ve delilleri sunmanın iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, delil değerlendirmesinin yargılamayı yapan makama ait olduğu gerekçeleri ile kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.


Başvurucu, eksik inceleme ile karar verildiğini vurguladığı işbu takipsizliğe itirazında, hastane kayıtlarının gizliliğinin kişisel verilerin korunması kapsamında sıkı kurallara tabi olduğunu, mevzuatın sınırlı sayıda kişinin erişimine izin verdiğini ve eşlerin ya da birinci dereceden yakınların bu kayıtlara ulaşacağına dair mevzuatta bir düzenleme olmadığını, bu durumun hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmediğini ifade etmiştir.

Karara karşı yapılan itiraz, Afyonkarahisar 1. Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedilmiştir.

II. İLGİLİ MEVZUAT

Anayasa Mahkemesi, başvurunun 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 136 (verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme) ve madde 137 (nitelikli haller); Hasta Hakları Yönetmeliği (“Yönetmelik”) madde 23 (bilgilerin gizli tutulması); 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu madde 160 (bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi) ve son olarak 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) madde 1 (Kanunun amacı), madde 6 (özel nitelikli kişisel verilerin işlenmesi şartları), madde 8 (kişisel verilerin aktarılması), madde 12 (veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler) düzenlemeleri ile ilgili olduğunu tespit etmiştir.

III. İLGİLİ MEVZUAT

Karar’a göre, Başvurucu’nun gördüğü tedaviler ile sağlık durumuna ve geçirdiği hastalıklara ilişkin bilgilerin kişisel veri niteliğinde olduğu ve bu tür bilgilerin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesinin ve açıklanmasının ilgili mevzuatta suç olarak düzenlendiği açıktır. Ayrıca, KVKK uyarınca, özel nitelikli kişisel veri kapsamında sayılan sağlık bilgilerinin kişinin açık rızasını gerektirdiği, maddede belirtilen istisnalar dışında kişinin açık rızası olmaksızın işlenmesinin yasak olduğunun düzenlendiği, veri sorumlusuna da uhdesinde bulunan kişisel verilere hukuka aykırı olarak erişilmesini önleyecek tedbirleri alma hususunda yükümlülükler öngörüldüğü vurgulanmıştır. Yönetmelik uyarınca, kişiye özel hastane kayıtlarının açıklanması ve işlenmesinin sıkı şartlara bağlandığı ve Başvurucu’nun şikayetlerine ilişkin ilgili mevzuat da gözetilerek etkili bir ceza soruşturması yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

Yargılama süreci gözetildiğinde, Başvurucu’nun evlenmeden önceki tedavisiyle ilgili bilgileri eşine daha önce açıklamadığı ve eşi dahil üçüncü kişilere verilmesi yönünde açık bir rızasının olmadığı, buna rağmen Başsavcılığın “eşin Başvurucu’nun birinci dereceden yakını olması nedeniyle kişisel ve sağlık bilgilerine ulaşma hakkının bulunduğu” yönünde bir iddiada bulunduğu, bu iddianın yasal dayanağı olmadığı ve bu gerekçenin (i) keskin bir kabulden yola çıkılarak oluşturulduğu, (ii) istisnasız bir kural yaklaşımıyla ele alındığı, (iii) kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ve hasta hakları bakımından kişiyi korumasız bıraktığı ve (iv) benzer müdahaleler yönünden caydırıcılığı olmadığı sonuçlarına varılmıştır.

Anayasa Mahkemesi, olayın aydınlatılmasına ilişkin iddiaların Başsavcılık tarafından araştırılmaması, soruşturmanın derinleştirilmemesi ve yasal dayanağı gösterilmeyen gerekçelerle sonuca ulaşılması nedeniyle anayasal hakların güvence altına alınacak şekilde etkili ve özenli bir soruşturma yapılmadığı; kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ve bu karara karşı itiraz neticesinde verilen kararlarda da yargı mercilerince kişisel verileri ve hasta haklarını koruyacak şekilde gerekçelerin açıklanmadığı sonucuna varmıştır.

IV. SONUÇ

Anayasa Mahkemesi, soruşturmanın etkili ve özenli şekilde yürütülmemesi ve kamusal makamların bu kapsamdaki yükümlülüklerinin gerektirdiği şartların somut olayda yerine getirilmemesi nedeniyle Anayasa’nın 20. Maddesinde düzenlenen özel hayata saygı kapsamında kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlal edildiği sonucuna varmış ve ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın yeniden soruşturma yapılmak üzere ilgili Başsavcılığa gönderilmesine karar vermiştir.

Yukarıdaki notumuza ilişkin herhangi bir sorunuz olması halinde bizlere her zaman ulaşabilirsiniz.

 

 İletişim

Ece Güner
Yönetici Ortak
eg@guner.av.tr

Burçak Kurt Biçer
Partner
bkb@guner.av.tr