HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİKLER HAKKINDA BİLGİ NOTU


20 Ağustos 2020

Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında yapılan düzenlemeler doğrultusunda, hukuk yargılaması konusunda önemli değişiklikler öngören 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (“7251 sayılı Kanun”) 28 Temmuz 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

7251 sayılı Kanun kapsamında başta 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) olmak üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 3402 sayılı Kadastro Kanunu, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda değişiklikler yapılması öngörülmüştür.

Bilgi notumuzda ise HMK’da öngörülen önemli değişikliklere yer verilmiştir.

1. Ön inceleme aşaması kapsamındaki değişiklikler

7251 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik öncesinde, taraflara ön inceleme safhasında taraflara dilekçelerinde gösterdikleri fakat sunmadıkları delilleri sunmaları için iki haftalık kesin süre verilmesi söz konusuydu (m. 140/5). Değişiklik ile, taraflara bu delilleri sunmaları için verilen iki haftalık sürenin ön inceleme duruşma gününü bildirir davetiyenin tebliğinden itibaren başlaması öngörülmüştür (m.139). Bu sürede bildirilmeyen delillere dayanılmaktan vazgeçilmiş sayılacağı ise HMK m. 140/5’te açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla, delillerin ön inceleme aşamasının öncesinde tamamen sunulmuş olması gerekmektedir. Burada amaç delil toplama sürecinde süre kaybetmeyi önleyerek yargılamayı hızlandırmaktır.

Bir başka değişiklik ise, taraflardan birinin ön inceleme duruşmasına mazeret olmaksızın katılmaması halinde karşı tarafın iddia ve savunmasını genişletebileceğine ilişkin hükmün kaldırılmasıdır (m. 141). Böylece, dilekçeler karşılıklı olarak sunulduktan sonra taraflar iddia ve savunmalarını genişletemeyecektir. Bununla beraber iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağının istisnası olarak ıslah hakkı devam etmektedir (m. 141/2).

2. Sözlü yargılama aşaması kapsamındaki değişiklikler

Hükmün verilmesinden önceki aşama olan, sözlü yargılama safhası için ayrıca bir duruşma günü verilmesi zorunluluğu kaldırılmıştır (m. 186). Buna göre sözlü yargılama için ayrı bir duruşma açılması, ancak taraflardan birinin talep etmesi halinde söz konusu olacaktır. Bu değişiklik ile güdülen amaç, tahkikatın bittiği duruşmada sözlü yargılamayı da sonlandırarak yargılamanın hızlanmasını sağlamaktır.

3. Belirsiz alacak davası kapsamındaki değişiklikler

Belirsiz alacak davası, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği hallerde açılan bir dava türüdür ve alacak miktarı belirlenebilir hale geldiğinde davacı iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadan talep miktarını artırabilmektedir. Uygulamada bu miktarın belirli hale geldiği anın tespiti konusunda sorun yaşanmakta idi. 7251 sayılı Kanun ile birlikte bu sorunu gidermek amacıyla alacağın belirli hale geldiği anda hâkimin net talep tutarını bildirmek üzere davacıya iki haftalık kesin süre verilmesi öngörülmüştür (m. 107/2).

4. Islah ile ilgili değişiklik

7251 sayılı Kanun’da ıslah konusu ile ilgili öngörülen önemli bir değişiklik, bozmadan sonra ıslah yapılabilmesine ilişkindir (m. 177/2).

04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı ve 06.05.2016 tarihli 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararları ile kabul edilen kurala göre usule ya da esasa ilişkin olması fark etmeksizin, bozmadan sonra ilk derece mahkemesi önünde yeniden yapılan yargılamada ıslaha başvurulması mümkün değildi. Öngörülen değişiklik ile beraber bu kuralın aksine, bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki duruma halel getirmemek kaydıyla, Yargıtay’ın bozma kararı ya da Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararı sonrası ilk derece mahkemesince tahkikata yeniden başlanması durumunda ıslah yapılabileceği öngörülmektedir.

5. Bilirkişi raporuna itiraz kapsamındaki değişiklikler

Bilirkişi raporuna itiraz süresi ile ilgili olarak, itirazın iki haftalık süre içerisinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi halinde itiraz süresinin bitiminden itibaren talepte bulunan tarafa bir defaya mahsus olmak üzere iki haftalık ek sürenin verilebileceği öngörülmüştür (m. 281). Değişiklik öncesinde verilmekte olan iki haftalık süre kapsamlı ve detaylı dosyalar açısından yeterli olmamaktaydı. Uygulamada, duruşmalar arasında mahkemelerin dosya yükü nedeniyle uzun süreler bulunduğu da göz önüne alındığında değişiklik ile öngörülen iki haftalık ek sürenin yargılamayı uzatmayacağı düşünülmektedir.

6. Ses ve görüntü nakli yoluyla yapılacak duruşma kapsamındaki değişiklikler

7251 sayılı Kanun ile öngörülen değişiklikler öncesinde, duruşmaların ses ve görüntü nakliyle yapılması için her iki tarafın da rıza göstermesi gerekli iken, değişiklik ile birlikte taraflardan yalnızca birinin talebi üzerine duruşmanın ses ve görüntü nakliyle yapılabileceğine karar verilmesinin önü açılmıştır (HMK m. 149).

7. Hükmün tamamlanması kurumunun getirilmesi

Değişiklikler kapsamında HMK’ya eklenen hüküm uyarınca, taraflarca ileri sürülmüş olmasına veya mahkemece kendiliğinden hükme bağlanması gerekmesine rağmen hükme bağlanmayan hususlar için, taraflar, nihai kararın kendilerine tebliğinden itibaren bir ay içerisinde hükmün tamamlanmasını talep edebileceklerdir (m. 305/A). Bu şekilde verilecek kararlar aleyhine kanun yoluna başvuru mümkündür.

8. İhtiyati tedbir kararına muhalefetin cezası kapsamındaki değişiklikler

İhtiyati tedbir kararına karşı muhalefetin cezası olan disiplin hapsinin düzenlendiği HMK’nın ilgili hükmü, Anayasa Mahkemesi tarafından özellikle söz konusu yargılamaya dair herhangi bir açıklama yapılmaması ve ilgili karara karşı başvurulacak kanun yolu hakkında açıklık olmaması nedenleriyle Anayasa’ya aykırı bulunup iptal edilmişti. Kanun değişikliği ile birlikte Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda ilgili hüküm tekrar düzenlenmiş ve madde kapsamında itiraz yolu tespit edilmiştir. Bu doğrultuda tarafların ilgili karara karşı kararın tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içerisinde itiraz edebilecekleri ve itiraz merciinin de bir hafta içerisinde karar vereceği düzenlenmiştir (m. 398).

 

İletişim

Ece Güner
Yönetici Ortak
eg@guner.av.tr

Burçak Kurt Biçer
Ortak
bkb@guner.av.tr

Can Güner
Kıdemli Avukat
cg@guner.av.tr